İçerik
Panik atağı, aniden ortaya çıkan ve kısa süre içinde zirveye ulaşan beraberinde rahatsız edici fiziksel duyumları da ortaya çıkaran yoğun ve aşırı bir korku nöbetidir. Bu belirtilerin doğası ve yoğunluğu kişiden kişiye değişiklik göstermekler birlikte genellikle belirtiler o kadar yoğun olabilir ki insanlar genellikle kalp krizi geçirdiklerini veya yaşamı tehdit eden başka sağlık sorunları olduğunu düşünürler.
Panik atağın yaygın belirtileri şunlardır:
Panik ataklar ani ve beklenmedik bir başlangıçla karakterize edilir, hızla zirveye ulaşır ve sonra azalır. Net bir tetikleyici olmadan ortaya çıkabilir ve kişinin kendini kontrolden çıkmış hissetmesine neden olabilir. Belirtiler hızla artar ve kısa bir zaman dilimi içinde zirveye ulaşır. Tekil panik ataklar genellikle kısa sürerken, tekrarlayan ataklar birkaç saat sürebilir. Bu nedenle bazı kişiler panik atakların gün boyunca devam ettiğini hisseder.
Kalp atış hızının artması ve terleme gibi panik atak belirtileri, vücudun algılanan tehlikeye karşı verdiği doğal savaş ya da kaç tepkisinin bir parçasıdır. Ancak panik atak sırasında bu belirtiler kendiliğinden ve görünürde bir tehdit olmaksızın ortaya çıkabilir. Bu durum ölüm, kontrolü kaybetme, delirme veya utanma gibi potansiyel tehlikeler hakkında korku ve endişe duygularına yol açabilir. Panik ataklar yoğun ve bunaltıcı olabilir, kişinin başka bir şeye odaklanmasını zorlaştırabilir.
Panik Bozukluğu tipik olarak tekrarlayan panik atakları takiben gelişen ve gelecekteki panik atakları veya bunların sonuçlarıyla ilgili sürekli korku ve endişe ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Fiziksel semptomlar genellikle o kadar şiddetlidir ki panik bozukluğu olan kişiler tekrar tekrar doktorları veya acil servisleri ziyaret edebilir.
Panik Bozukluğun gelişimi özetle aşağıdaki şekilde gelişir.
Bir kişi, korkunç ve bunaltıcı bir deneyim olabilen beklenmedik bir panik atak yaşar. Kişi kontrolünü kaybediyormuş, kalp krizi geçiriyormuş, felç geçiriyormuş ya da deliriyormuş gibi hissedebilir. Bu ilk panik atak aniden veya stresli bir duruma yanıt olarak ortaya çıkabilir.
İlk panik atağın ardından, kişi başka bir panik atak geçirme korkusuyla meşgul olabilir. Bir sonraki atağın ne zaman olacağı, nerede olacağı ve bununla başa çıkıp çıkamayacakları konusunda endişelenebilirler. Bu korku ve endişe kalıcı olabilir ve günlük işlevlere olumsuz etki edebilir.
Panik atak yaşamaktan kaçınmak için, kişi panik atağın meydana gelebileceğine inandığı belirli durumlardan veya yerlerden kaçınmaya başlayabilir. Bu kaçınma kalabalık yerlerden, seyahat etmekten veya yalnız kalmaktan kaçınmayı içerebilir. Kaçınma davranışları yaygınlaşabilir ve kişinin normal işlev görme becerisini sınırlayabilir. Panik ataklarla ilişkili sürekli korku ve kaçınma nedeniyle kişinin yaşam kalitesi önemli ölçüde bozulabilir. Kaçınma davranışları korkunun ve panik bozukluğun sürmesine neden olur.
Panik ataklar, "panik tetikleyiciler" olarak bilinen çeşitli fiziksel durumlar tarafından tetiklenebilir. Panik atakları tetikleyebilecek bazı yaygın fiziksel durumlar şunlardır:
Herkesin bu fiziksel durumlara yanıt olarak panik atak yaşamayacağını ve tetikleyicilerin kişiden kişiye eğişebileceğini unutmamak önemlidir
Agorafobi, kalabalık yerlerde bulunmak, kapalı alanlarda bulunmak veya yalnız seyahat etmek gibi kaçmanın zor veya utanç verici olabileceği durumlardan korkma ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Bu durum giderek daha fazla durumdan kaçınmaya yol açabilir. Agorafobisi olan kişiler sosyalleşmede veya ev dışındaki faaliyetlere katılmada zorluklar. Eve yakın kalmak veya seyahat etmekten kaçınmak gibi kaçınma davranışları yaygındır.
Panik bozukluğu, panik ataklarla ilişkili bedensel duyumlardan yoğun korku duymayı içerir. Agorafobi ise panik belirtilerinin ortaya çıkması halinde kaçmanın veya yardım almanın zor olabileceği durumlardan kaçınmayı içerir. Agorafobisi olan kişiler genellikle belirli durumlarda paniğin fiziksel belirtileriyle baş edemeyeceklerinden korkarlar ve bu durumlardan kaçınırlar.
Agorafobisi olan kişilerin kaçındığı durumlar arasında bazıları aşağıda yer alır:
Anksiyete bozukluğu, yoğun ve kontrol edilemeyen endişe hissi ile karakterize, korku veya sinirlilik duygularının da eşlik edebildiği kişinin günlük işlevselliğini ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ciddi bir sorundur. Anksiyete, normal yaşamın bir parçası olan bir duygu olsa da anksiyete bozukluklarında bu duygular, durumlara oranla aşırı ve uzun süreli olabilir.
Anksiyete bozukluğu belirtileri kişiden kişiye değişir, ancak genel olarak şunları içerebilir:
Anksiyete bozukluğu, çeşitli alt tiplere ayrılır ve her biri farklı özellikler gösterir:
Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu, genellikle çocukluk döneminde görülen, ancak yetişkinlerde de ortaya çıkabilen anksiyete bozukluklarından biridir. Bu sorun, bireyin kendisini önemli bir kişiden (tipik olarak ebeveynler veya yakın bakım vericiler) ayırmak zorunda kaldığında yoğun anksiyete veya korku yaşaması ile karakterize edilir. Ayrılma anksiyetesi, belli bir yaşa kadar normal bir evrimi gösteren bir gelişim evresidir ancak bu duyguların yoğunluğu, süresi ve yaşa uygun olmayan bir şekilde devam etmesi durumunda bir sorundan bahsedilir.
Ayrılma Anksiyetesi Sorununun temel belirtileri arasında:
Yetişkinlerde Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu, genellikle çocukluk çağında tanımlanan bu durumun yetişkin yaşta da devam ettiğinin veya yeni ortaya çıktığının göstergesidir. Ebeveynler, partnerler, yakın arkadaşlar veya önemli kişilerle fiziksel ayrılık yaşandığında yoğun anksiyete ve korku hissine yol açabilen bir psikolojik durumdur. Yetişkinlerde AAB, kişisel ve profesyonel yaşam üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir, sosyal ilişkileri, iş ve eğitim performansını olumsuz etkileyebilir.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu ya da Sosyal Fobi, bireylerin gözleme maruz kalabilecekleri sosyal durumlarda eylemlerinin ve fizyolojik tepkilerinin potansiyel olarak olumsuz değerlendirilmesine ve yargılanmasına ilişkin aşırı korku veya endişe ile karakterize bir tür anksiyete bozukluğudur. Sosyal Anksiyete Bozukluğu olan kişiler, başkaları tarafından sürekli yargılanıyormuş gibi hissedebilir, bu da utanç veya aşağılanma duygularına yol açabilir.
Sosyal anksiyetenin tetikleyicileri bireyler arasında farklılık gösterir. Genel olarak, sosyal anksiyete sorunu yaşayan kişilerde kaygıya neden olan senaryoları üç alanda toplamak mümkündür.
Birçok insanın bu durumlarda bir miktar kaygı hissetmesi yaygındır. Ancak sosyal anksiyete bozukluğu olanlar için bu senaryolarla ilgili endişe yoğun olabilir ve sosyal bir etkinlikten önce haftalarca sürebilir. Sosyal fobisi olan kişiler genellikle utanç verici veya küçük düşürücü olacağını düşündükleri bir şeyi yanlışlıkla söylemekten veya yapmaktan korkarlar. Kızarma, terleme, titreme, gergin görünme gibi fiziksel belirtiler göstermek veya dışarıya sıkıcı, donuk, akılsız veya beceriksiz görünme bu bireylerin kaygılarına örnek verilebilir. Sosyal kaygısı olan bireyle genellikle en çok korktukları durumlardan kaçınmaya çalışsalar da kaçınma her zaman mümkün olmadığından bu durumlara büyük sıkıntılara katlanarak katılabilirler.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), bireyin iş, okul, sağlık veya aile gibi yaşamın çeşitli yönleri hakkında aşırı ve sürekli endişe duyması ile karakterizedir. Kişi, endişelerini kontrol altına almakta zorlanır. Yaygın Anksiyete Bozukluğu yaşayan kişiler çevresindeki insanlar tarafından "aşırı evhamlı" olarak bilinir.
Herkesin hayatının bir noktasında anksiyete yaşadığını unutmamak önemlidir, ancak bu semptomlar kalıcı ise ve günlük yaşamınıza müdahale ediyorsa, profesyonel yardım almanın zamanı gelmiş olabilir.